Çevre Dostu İşler


Yeşil ekonomi, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından, sosyal eşitliği ve toplumsal refahı arttıran ve aynı zamanda çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları önemli ölçüde azaltan bir yaklaşım olarak ele alınmaktadır. UNEP ve ILO tarafından hazırlanan Yeşil İşler Raporu’nda ise yeşil işler, tarım, üretim, araştırma ve geliştirme, idari işler ve hizmetler ile ilgili sektörlerde, çevrenin korunmasına ya da çevre kalitesinin arttırılmasına katkı sağlayan işler olarak dile getirilmektedir.

Yeşil işler, ekosistemler ve biyoçeşitliliğin korunmasında rol oynadığı gibi, enerjinin, suyun ve kullanılan materyallerin de azaltılmasını sağlamakta ve genel anlamda her türlü atık ve kirliliğin oluşumunun en aza indirilmesine yönelik tasarlanmaktadır. Bu tanıma göre, yeşil işlerin, aynı zamanda, insana değer veren, düzgün maaş sağlayan, işçi haklarının yanı sıra, iş sağlığı ve güvenliğini de gözeten ve iyi kariyer imkanları sunan, insana yakışan işler olması beklenmektedir.

Yeşil büyüme anlayışı ise, Mart 2005’te Seul’da beşincisi gerçekleştirilen Çevre ve Kalkınma Bakanlar Konferansı (MCED) bünyesinde, Asya Pasifik Bölgesi ülkelerinin, “yeşil bir büyüme” yolunda hareket etme kararı alması ile resmi olarak gündeme gelmiştir. Bu konferansta ele alınan yeşil büyüme anlayışı çerçevesinde, sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde, çevre ve ekonominin hükümet politikalarında bir arada ele alınması gerektiğini ve ekonomik büyümenin eko-verimliliğinin arttırılmasının öneminin altı çizilmiştir. Bu sayede, yeşil büyüme kavramı, özellikle 2008 finansal krizi ardından, günümüzün ekonomik çalkantılarına bir çözüm olarak görülmeye ve bu kapsamda büyük ilgi görmeye başlamıştır.

Yeşil büyüme, dengeli bir ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınmanın güdümünde çevrenin korunması ve kaynakların dengeli kullanılmasına öncelik veren, sosyal refahı arttıran, insan odaklı bir büyüme modeli olarak da tanımlanabilmektedir. Gün geçtikçe yeşil büyümeyle birlikte çevrenin korunmasına ilişkin politikaların ekonomiye ve istihdama olumsuz etkilerinin olacağı düşüncesi, yerini giderek, bu politikaların ülke ekonomilerindeki yapısal dönüşümü sağlayacak önemli araçlar olabileceği yönünde değişmeye başlamıştır. Hatta işsizliğin önemli bir problem olarak karşımıza çıktığı günümüzde, yeşil işlerle birlikte istihdam alanlarının genişleyeceği, insana yakışır işler oluşacağı ve yeşil büyümenin insan kaynağının gelişimine katkı sağlayacağı görüşü güçlenmektedir.

Bu çerçevede, yeşil işlerin önümüzdeki dönemde hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde giderek artması beklenmektedir. Düşük karbonlu ve sürdürülebilir ekonomiye küresel anlamda bir geçiş, ekonominin birçok sektöründe çok sayıda yeşil iş oluşturabilir ve aslında ekonomik kalkınma için bir motor haline gelebilir. Bu kapsamda, yeşil işlerin beklendiği gibi yeni istihdam olanakları yaratabilmesi, ancak bu konu hakkında toplumda farkındalığın arttırılması, ilgili hukuksal altyapının güçlendirilmesi ve daha da önemlisi bu sürecin ileri taşınmasında kilit öneme sahip olan özel sektörün rolünün benimsenmesi ile mümkün olacaktır. Şirketlerin, hem doğrudan hem de dolaylı istihdam yaratılmasında, hem de sosyal ve çevresel yatırımların harekete geçirilmesinde lokomotif görev üstlenme potansiyeline sahip olduğunu söylemek mümkündür. Aynı zamanda, bu çerçevede seferber olmuş şirketlerin, kaynak kullanımının azaltılması ve iklim değişikliği ile mücadelede de önemli roller üstlenebileceği düşünülmektedir.

Yeşİl ekonomİde İnsana yakişir İşler: Türkİye

Türkiye’de henüz çok yaygın olmamakla birlikte yeşil ekonomi ve yeşil iş kavramları giderek daha çok önem kazanmaktadır. Özellikle, kayda değer yenilenebilir enerji potansiyelinin henüz yalnızca küçük bir kısmını kullandığı gibi, ülkede yoğunluklu olarak tüketilen doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların da büyük bir kısmını dışarıdan ithal eden Türkiye’de, sürdürülebilir politikalar geliştirilmesi kritik bir önem taşımaktadır. Diğer yandan, Türkiye’nin çalışma çağındaki nüfusunun 2020 yılına kadar her yıl 800.000’in üzerinde artmaya devam edeceği düşünüldüğünde, işsizlik oranının yüksek olduğu ve çalışan nüfusun artmakta olduğu Türkiye’de yeni ve kaliteli iş alanlarının yaratılması büyük önem arz etmektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yürütülmekte olan "Yeşil Ekonomide İnsana Yakışır İşler” Projesi (Türkiye, Meksika ve Çin 2013 – 2014), yoksullukla mücadele ve toplumsal içerme bağlamında, ulusal yeşil ekonomi girişimlerini güçlendirerek kadınlar ve erkekler için yeşil işler yaratılmasına katkı ama“cını taşımaktadır. Proje, bu genel amacı gerçekleştirmek üzere, uluslararası düzeydeki araştırma ve bilgi paylaşım etkinliklerini eğitim ve araştırma girişimleriyle birleştirmekte ve böylece ülke düzeyindeki politika geliştirme çalışmalarını desteklemektedir. Türkiye’de projenin yakın dönemdeki hedefi, hükümetlerin ve sosyal ortakların yeşil işler kapsamını değerlendirme yeterliliklerini geliştirme ve toplumsal cinsiyete duyarlı stratejileri, politikaları ve programları hazırlama, izleme ve değerlendirme yetkinliklerine destek sunmaktadır.

Söz konusu Proje kapsamında hazırlanmış olan "Yeşil Ekonomide İnsana Yakışır İşler: Türkiye'den iyi örnekler vaka çalışması" raporu ise, Türkiye’de yeşil ekonomiye geçiş sürecinde insana yakışan işler yaratılması yolunda bilgi paylaşımı ve analizi çalışmalarına katkı sağlamayı hedeflemektedir. ILO, şirketlerin, kaynak verimli üretim sistemlerine ve yeşil iş modellerine geçiş süreçlerinde, insana yakışan işler yaratma konusunda rehberliğe ihtiyaç duyduklarına inanmakta; politika yapıcıların ise gerekli hukuksal altyapı çalışmalarını yürütebilmeleri için bu süreçte şirketlere düşen görevler konusunda bilgilendirilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır. Dolayısıyla, bu rapor, bir yandan, seçilen bazı şirketlerin daha yeşil bir iş modeline geçişteki deneyimlerine yer verirken; diğer yandan da politika yapıcılara, şirketlerin, yeşil uygulamaları yoluyla ve yarattıkları yeşil istihdam sayesinde değişimin motoru olabilecekleri konusunda ışık tutmayı amaçlamaktadır.